1 Eylül 2017 Cuma

Nasıl Doğurdum?


Merhaba, hamilelik süresi boyunca sık sık “bu çocuk buradan nasıl çıkacak?” demiş biri olarak, o çocuğun oradan nasıl çıktığını anlatayım dedim. 😅 Oradan kastım, karnım. Fesat olmayın. Ama orayı da düşünmedim değil 😅

Hamileliğin başlarında “ben hayatta normal doğuramam, sezeryan olacak.” deyip, 263638173747 tane sezeryan videosu izledikten ve 162632636 kişinin sezeryan hikayesini dinledikten sonra, “yok yok normal doğum olsun.” demiş biriyim.. Yok yırtılırmış, yok dikiş atılırmış, yok eskisi gibi olmazmış. Dediler efendim. Ağızlarına ne gelirse söylediler. Amaç ne? Üzümün çöpü, armudun sapı. Çok afedersiniz, kusayım mı çocuğu? Neremden, nasıl çıksın bu çocuk. Zaten ben 9 ay boyunca kıvım kıvım kıvranmışım. Birde siz anne adaylarını strese sokmayın, deneyimli doğurganlar.. Lütfen.

Artık 39+3 oldugumuz gece, sağıma dönüyorum sancı, soluma dönüyorum sancı, geçmiyor geçmiyor.. Birde tuvaletim gelmiş ki, çocuk içeride sıkışıyor sanıyorum. Dedim tuvalete gideyim de, çocuk rahatlasın. Gidiş o gidiş. Gözümüzü açtık hastanede. Çekilin doğuruyorum!

Bana diyorlar ki “açılma başlamış.” <br>
“Oh oh iyi 2 saate doğururum.” diyorum ben de. 5 saat geçti yok. 8 saat geçti yok. 10 saat geçti. 14 saat geçti ve ben artık şöyle diyordum “çıkarın bunu. Çıkarın yeter. Nasıl çıkarırsanız çıkarın.” Neden mi? Ağrıyor kardeşim. Ama öyle insanüstü bir ağrı. Kimdi hatırlamıyorum, “regl sancısından biraz daha fazla sadece” demişti o dönemler. Bakın hâlâ ağzına kürekle vurmak istiyorum bunu diyenin… 14 saatin sonunda epidural takıldı. Kesinlikle önermiyorum. Ben normal doğum yapacağım diye, o an çok mantıklı gelmişti..

Epidural anestezide, omuriliği çevreleyen zarın etrafına güçlü bir ağrı kesici verilerek, ağrı ve acı uyarısının beyne ulaşması engelleniyor. Iyi yanı, doğum bitene kadar aparat sırtınızda kalıyor. Sürekli ilaç veriliyor. Böyle kuş gibi oluyorsunuz. Çünkü belden aşağısına bir hafifleme geliyor. Fakat bu işlemi omurilikten yaptıkları için, işlem sırasında kesinlikle kıpırdamamanız, doktorun lafından çıkmamanız gerekiyor. Çünkü en ufak bir hata, felç kalmanıza sebebiyet verebiliyor. Ama benim en korktuğum şey felç kalmak değildi. Nedense.. En korktuğum, epiduralden sonra kemik ağrısı çekme hikayeleriydi.. Ki öyle de oldu. Hala iğnenin girdiği yer, zaman zaman ağrır..

14 saat geçmiş. Ağrım hafiflemiş. Durup durup epiduralin düğmesine basıyorum. Pıtııısss diye bir sesin arkasından, soğuk soğuk ilaç omurgamdan belime akıyor böyle. Baya manyak bir şey. Belden aşağısı bi'dünya. Ama kafam hala ayık 😒 O sebeple düşünüyorum, “çıkacak mı acaba bu çocuk burdan?” 18 saatin sonunda, özel hastanede olmama rağmen, doktorum nöbet değiştirdi. Ve yeni gelen Cadı Sila, daha ilk muayenede “hiiii yok. Iiiih olmaz. Sezeryan bu. Hadi ameliyathaneye.” demesin mi? O suratı, o söyleme tarzı, o paniği.. Dedim gitti çocuk herhalde. Meğerse bizimki içerde kakasını yapmış da, kafası tersmiş de… Sen nasıl doktorsun acaba, o kazulet suratınla beni o halde kendini öldürtecek kıvama getirdin? 18 saat sancı çekmişim, normal doğum diye hazırlanmışim, kadının biri gelip dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyor.. Ben tabii ağla ağla ağla. O ara da eşim gelmesin mi? Aha dedim doktoru dövecek, bizi de hastaneden atacaklar, nezarette doğurucam… Neyse ki, hafifçe silkelemiş kadını. Çok hırpalamamış. Kadın normal ayarlarına döndü birden. Ama tabii benim ayarım kaçtı bir kere. Zırıl zırıl, burnumdan akan sümüklerle anestezi uzmanına odaklanmaya çalışıyorum.. Epidural de var ya, ayık olacağım ameliyatta. Bir yandan benle dalga geçiyorlar, bir yandan doktor kesmeye başlamış anestezi uzmanı beni kekliyor daha var diye, bir yandan doktorlar kendi aralarında goygoy yapıyor.. Bağırsaklar önündeymiş de, şu aspiratörü doğru tutsunlarmış. Derken, bir ses…

Karnımda bir hafifleme hatırlıyorum. Ama kulaklarım seste. Sanki bir daha ağlamayacakmış gibi ağlıyor.. Böyle bir ses yok.. Kıyamet kopuyor resmen. “Şimdi seni uyutucaz dikiş atmak için, ama önce bebeğini gör.” diyorlar. Ben onları dinliyorum ama, gözüm yanda. Hemşire yıkıyor Simirna'yı. Ölçüp biçiyor. Göbeğini kesiyor. Yapabilsem kalkıp bakacağım ama, hem soğuktan, hem şoktan uyuşup kalmışım. Nasıl istiyorum getirsinler yanıma. Kucağıma da alamayacağım. Ellerim kollarım bağlı. Bağırsaklarım dışarda 😅

Sonunda getirdiler de koynuma, bağırsakları unuttum. “Annem” der demez sustu. Kokladı, dokundu.. O an dünya durdu. Doktorlar gitti. Tepemdeki ışık söndü. Ben kollarımı, bacaklarımı, gövdemi unuttum. Bir tek gözlerim çalıştı.. Ikimizden başka kimse kalmadı.. Sonra da her şey karardı.

Bayıltmışlar beni. Dikiş atılmış. Hemşire diyor ki “Melodi uyan. Horluyorsun kız.” Haydaaaa. Ambiyans mambiyans kalmadı. Zaten ayılamıyorum. Bişey de düşünemiyorum. Içimden “hahah çok komikmiş gerçekten” diyorum.. Sonra odada uyandım. Epidural çıkarıldı. Acılar başladı. Utanmasam, “5 dakka daha noooluuur” diye yalvaracağım. Ki çıkarmasınlar 😅

Baya baya koli bandıyla mumyalamışlar gibi yatıyorum.. Bebe aç. Atıyorlar üstüme. Emzir. Köleliğimin bu kadar erken başlayacağını düşünmemiştim. Eve gideriz anca öyle diyordum.. Ama hepsi geçti.

Emdi emmedi, uyumadı uyanmadı, gazı çıkmadı göbeği düşmedi derken, 14 ay geride kaldı.. Ve ben şimdiden dünyadan bir halt anlamaz, şuursuz dönemlerini çok özledim. Büyüdükçe içimi bir hüzün kaplıyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder